13 Ağustos 2008 Çarşamba

MUTLAKA OKUNMALI



Dün gece bir başka zamanda - bir başka yerde - bir başka bedende uyandım!

Tatlı mavi bir gökyüzünün altında, küçücük bir çimenli­ğin ortasında yatıyordum. Çıplak bedenim ürperiyordu. Ne hoş bir özgürlük! Ayağa sıçradım, koşuyordum, hiç yorgunluk duy­madan koşuyor, koşuyordum. Yine iki bacağım olduğunu fark edince gözlerim sevinç yaşlarıyla doldu. Dört yıl önce Vietnam' da yitirdiğim bacağım geri gelmişti. Bedenim sağlamdı, kusur­suzdu, yara izlerim yok olmuştu! Düş mü görüyordum?

Bir patika boyunca koşuyordum, birden önümde ışıltı sa­çan gerçek bir kadın belirdi. "Seni uzun süredir bekliyordum Jon Lake" dedi, "Adım Lea." Dile getiremediğim düşüncelerimi yanıtlayarak "İki Jon Lake var" diye açıkladı, "biri 1976'da uyuyor, diğeri burada M.S. 2150 yılı diyebileceğin bir zamanda bu kadar hoşlandığın bir bedenle -senin o eşsiz elektronik var­lığını, yani gerçek 'sen'i barındıran astral ya da ruhsal bedenin­le yanımda duruyor."

"Burada kalabilir miyim" diye sordum heyecanla, "yoksa o topal bedenime geri mi dönmek zorundayım?"

"Üst düzey Makro farkindalığa erişecek ölçüde özgürleşene kadar" diye yanıtladı, "yani, şu anda var olan, geçmişte var olmuş ve bundan böyle var olacak her şeyin makrokozmik 'bir'liğini fark edene kadar hep 1976'da uyanmak zorunda­sın..."Kitabın Orijinal Adı: 2150 A.D.
KAYNAK:
http://www.zamandayolculuk.com adresi
KİTABI BU ADRESTEN İNDİREBİLİRSİNİZ

9 Mayıs 2008 Cuma

Nüzul (indirilme ) sırasına göre CENNET Ayetleri

Kalem 34
(Mekkî 2)
Şu da muhakkak ki, takva sahipleri için Rableri katında nimetleri bol cennetler vardır.
Müddessir 40
(Mekkî 4)
Onlar cennetler içinde sorarlar.
Tekvîr 13
(Mekkî 7)
Ve cennet yaklaştırıldığında,
fecr
(Mekkî 10)
27. Ey huzura kavuşmuş insan!
28. Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön.
29. (Seçkin) kullarım arasına katıl,
30. Ve cennetim gir.
Necm 15
(Mekkî 23)
Cennetü'l-Me'va da onun yanındadır.
Bürûc 11
(Mekkî 27)
İman edip salih ameller işleyenlere ise, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur.
Kâf 31
(Mekkî 34)
Cennet de takva sahiplerine yaklaştırılır; (onlardan) uzakta olmayacaktır.
Kâf 32
(Mekkî 34)
İşte size vadedilen cennet! Ki o, daima Allah'a yönelen,(O'nun buyruklarını)koruyan,
Kamer 54
(Mekkî 37)
Takva sahipleri cennetlerde ve ırmakların kenarlarındadır.
Sâd 50
(Mekkî 38)
Kapıları yalnızca kendilerine açılmış Adn cennetleri vardır.
Sâd 77
(Mekkî 38)
Allah: Çık oradan (cennetten)! Sen artık kovulmuş birisin.
A’râf 19
(Mekkî 39)
(Allah buyurdu ki) : Ey Adem! Sen ve eşin cennette yerleşip dilediğiniz yerden yeyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın! Sonra zalimlerden olursunuz.
A’râf 22
(Mekkî 39)
Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nida etti.
A’râf 27
(Mekkî 39)
Ey Âdem oğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık. *
A’râf 40
(Mekkî 39)
Bizim ayetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız! *
A’râf 42
(Mekkî 39)
İnanıp da iyi işler yapanlara gelince -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir vazife yüklemeyiz- işte onlar, cennet ehlidir. Orada onlar ebedi kalacaklar. *
A’râf 43
(Mekkî 39)
(Cennette) onların altlarından ırmaklar akarken, kalplerinde kinden ne varsa hepsini çıkarıp atarız. Ve onlar derler ki: "Hidayetiyle bizi (bu nimete) kavuşturan Allah'a hamdolsun! Allah bizi doğru yola iletmeseydi kendiliğimizden doğru yolu bulacak değildik. Hakikaten Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler." Onlara: İşte size cennet; yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık ona varis kılındınız diye seslenilir.
A’râf 44
(Mekkî 39)
Cennet ehli cehennem ehline: Biz Rabbimizin bize vadettiğini gerçek bulduk, siz de Rabbinizin size vadettiğini gerçek buldunuz mu? diye seslenir. "Evet!" derler. Ve aralarından bir çağrıcı, Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun! diye bağırır.
A’râf 46
(Mekkî 39)
İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve A'raf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline: "Selam size!" diye seslenirler. *
A’râf 49
(Mekkî 39)
Allah'ın, kendilerini hiçbir rahmete erdirmeyeceğine dair yemin ettiğiniz kimseler bunlar mı?" (ve cennet ehline dönerek): "Girin cennete; artık size korku yoktur ve siz üzülecek de değilsiniz" (derler).
A’râf 50
(Mekkî 39)
Cehennem ehli, cennet ehline: Suyunuzdan veya Allah'ın size verdiği rızıktan biraz da bize verin! diye seslenirler. Onlar da: Allah bunları kafirlere haram kılmıştır, derler.
Yâsîn 26
(Mekkî 41)
Ona: Cennete gir" denilince. "Keşke, dedi, kavmim bilseydi!"
Yâsîn 55
(Mekkî 41)
O gün cennetlikler, gerçekten nimetler içinde safa sürerler.
Furkân 10
(Mekkî 42)
Dilerse sana bunlardan daha iyisini, altlarından ırmaklar akan cennetleri verecek ve sana saraylar ihsan edecek olan Allah'ın şanı yücedir. *
Furkân 15
(Mekkî 42)
De ki: Bu mu daha iyi, yoksa takva sahiplerine vadedilen ebedilik cenneti mi? Orası, onlar için bir mükafat ve (huzura kavuşacakları) bir varış yeridir.
Furkân 24
(Mekkî 42)
O gün cennetliklerin kalacakları yer çok huzurlu ve dinlenecekleri yer pek güzeldir.
Furkân 75
(Mekkî 42)
İşte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır.
Fâtır 33
(Mekkî 43)
(Onların mükafatı), içine girecekleri Adn cennetleridir. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Orada giyecekleri elbiseleri de ipektir
Fâtır 34
(Mekkî 43)
(Cennette şöyle) derler: Bizden tasayı gideren Allah'a hamdolsun. Doğrusu Rabbimiz çok bağışlayan, çok nimet verendir. *
Fâtır 35
(Mekkî 43)
O (Rab) ki lütfuyla bizi asıl oturulacak yurda (cennete) yerleştirdi. Artık orada bize ne bir yorgunluk dokunacak ne de orada bize bir usanç gelecektir
Meryem 60
(Mekkî 44)
Ancak tevbe edip, iman eden ve iyi davranışta bulunan kimseler hariçtir. Bunlar, cennete, girecekler. Ve hiç bir haksığlağa uğratılmayacaklardır.
Meryem 61
(Mekkî 44)
O cennet, çok merhametli olan Allah'ın, kullarına gıyaben vadettiği Adn cennetleridir. Şüphesiz O'nun vadi yerini bulacaktır. *
Meryem 63
(Mekkî 44)
Kullarımızdan, takva sahibi kimselere verdiğimiz cennet işte budur. *
Tâ-Hâ 76
(Mekkî 45)
İçinde ebedi kalacakları, zemininden ırmaklar akan Adn cennetleri! İşte arınanların mükafatı budur.
Tâ-Hâ 117
(Mekkî 45)
Bunun üzerine: Ey Âdem! dedik, bu, hem senin için hem de eşin için büyük bir düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın; sonra yorulur, sıkıntı çekersin!
Tâ-Hâ 121
(Mekkî 45)
Nihayet ondan yediler. Bunun üzerine kendilerine ayıp yerleri göründü. Üstlerini cennet yaprağı ile örtmeye çalıştılar. (Bu suretle) Âdem Rabbine asi olup yolunu şaşırdı.
Tâ-Hâ 123
(Mekkî 45)
Dedi ki: Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan (cennetten) inin! Artık benden size hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz.
Vâkı’a 12
(Mekkî 46)
Naim cennetlerinde
.Vâkı’a 89
(Mekkî 46)
Ona rahatlık, güzel rızık ve Naim cenneti vardır.
Şu’arâ 85
(Mekkî 47)
Beni, Naim cennetinin varislerinden kıl.
Şu’arâ 90
(Mekkî 47)
(O gün) cennet, takva sahiplerine yaklaştırılır.
Yûnus 9
(Mekkî 51)
İman edip güzel işler yapanlara gelince, imanları sebebiyle Rableri onları nimet dolu cennetlerde, alt tarafından ırmaklar akan (saraylara) erdirir.
Yûnus 26
(Mekkî 51)
Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır ne de bir horluk (gelir). İşte onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedi kalacaklardır. *
Hûd 23
(Mekkî 52)
İnanıp da güzel işler yapan ve Rablerine gönülden boyun eğenlere gelince, işte onlar cennet ehlidir. Onlar orada ebedi kalırlar.
Hûd 108
(Mekkî 52)
Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada ebedi kalacaklardır. Bu (nimetler) bitmez, tükenmez bir lütuftur. *
Hicr 45
(Mekkî 54)
(Allah'ın azabından korkup rahmetine sığınan) takva sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pınar başlarında olacaklar.
En’âm 127
(Mekkî 55)
Rableri katında onlara esenlik yurdu (cennet) vardır.Ve yapmakta oldukları (güzel) işler sebebiyle Allah onların dostudur.
Sâffât 43
(Mekkî 56)
Naim cennetlerinde .
Sâffât 62
(Mekkî 56)
Şimdi ziyafet olarak, cennet ehli için anılan bu nimetler mi daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı?.
Lokman 8
(Mekkî 57)
Şüphesiz, iman edip de güzel davranışlarda bulunanlar için, nimetleri bol cennetler vardır.
Sebe’ 37
(Mekkî 58)
Sizi huzurumuza yaklaştıracak olan ne mallarınızdır ne de evlatlarınız. İman edip iyi amelde bulunanlar müstesna; onlara yaptıklarının kat kat fazlası mükafat vardır. Onlar (cennet) odalarında güven içindedirler.
Zümer 73
(Mekkî 59)
Rablerine karşı gelmekten sakınanlar ise, bölük bölük cennete sevk edilir, oraya varıp da kapıları açıldığında bekçileri onlara: Selam size! Tertemiz geldiniz. Artık ebedi kalmak üzere girin buraya, derler.
Zümer 74
(Mekkî 59)
Onlar: Bize verdiği sözde sadık olan ve bizi, dilediğimiz yerinde oturacağımız bu cennet yurduna varis kılan Allah'a hamdolsun. İyi amelde bulunanların mükafatı ne güzelmiş! derler.
Mü’min 8
(Mekkî 60)
Rabbimiz! Onları da, onların atalarından, zevcelerinden, nesillerinden iyi olanları da kendilerine vadettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz aziz ve hakim olan sensin!
Mü’min 40
(Mekkî 60)
Kim bir kötülük işlerse, onun kadar ceza görür. Kim de kadın veya erkek, mümin olarak faydalı bir iş yaparsa işte onlar, cennete girecekler, orada onlara hesapsız rızık verilecektir.
Fussilet 30
(Mekkî 61)
Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vadolunan cennetle sevinin! derler. *
Şûrâ 7
(Mekkî 62)
Şehirlerin anası (olan Mekke'de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur'an vahyettik. (İnsanların) bir bölümü cennette, bir bölümü de çılgın alevli cehennemdedir. *
Şûrâ 22
(Mekkî 62)
Yaptıkları şeyler başlarına gelirken zalimlerin, korkudan titrediklerini göreceksin. İman edip iyi işler yapanlar da cennet bahçelerindedirler. Rablerinin yanında onlara diledikleri her şey vardır. İşte büyük lütuf budur.
Zuhruf 70
(Mekkî 63)
Siz ve eşleriniz, ağırlanmış olarak cennete giriniz!
Zuhruf 72
(Mekkî 63)
"İşte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur."
Ahkâf 14
(Mekkî 66)
Onlar cennet ehlidirler. Yapmakta olduklarına karşılık orada ebedi kalacaklardır.
Ahkâf 16
(Mekkî 66)
İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar. Bu, kendilerine verilen doğru bir sözdür. *
Zâriyât 15
(Mekkî 67)
Şüphesiz ki Allah'a isyandan sakınanlar, cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar.
Gâşiye 10
(Mekkî 68)
Yüce bir cennettedirler.
Gâşiye 12
(Mekkî 68)
Orada (cennette) devamlı akan bir pınar,
Kehf 31
(Mekkî 69)
İşte onlara, alt taraflarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Onlar Adn cennetlerinde tahtlar üzerine kurularak orada altın bileziklerle bezenecekler; ince ve kalın dibadan yeşil elbiseler giyecekler. Ne güzel karşılık ve ne güzel kalma yeri!
Kehf 107
(Mekkî 69)
İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için makam olarak Firdevs cennetleri vardır.
Nahl 31
(Mekkî 70)
(O yurt,) girecekleri, zemininden ırmaklar akan Adn cennetleridir. Onlar için orada kendilerine diledikleri her şey vardır. İşte Allah, takva sahiplerini böyle mükafatlandırır.
Nahl 32
(Mekkî 70)
(Onlar,) meleklerin, "Size selam olsun. Yapmış olduğunuz (iyi) işlere karşılık cennete girin" diyerek tertemiz olarak canlarını aldıkları kimselerdir.
İbrahim 23
(Mekkî 72)
İman edip de iyi işler yapanlar, Rablerinin izniyle içinde ebedi kalacakları ve zemininden ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır. Orada (birbirleriyle) karşılaştıkça söyledikleri "selam" dır. *
Secde 19
(Mekkî 75)
İman edip de, iyi işler yapanlara gelince, onlar için yaptıklarına karşılık olarak varıp kalacakları cennet konakları vardır.
Tûr 17
(Mekkî 76)
Şüphesiz (kötülüklerden) korunanlar cennetlerde ve nimet içindedirler.
Tûr 25
(Mekkî 76)
Cennettekiler birbirlerine dönüp sorarlar:
Hâkka 22
(Mekkî 78)
Yüce bir cennette,
Me’âric 35
(Mekkî 79)
İşte bunlar, cennetlerde ağırlanırlar. *
Me’âric 38
(Mekkî 79)
Onlardan her biri nimet cennetine sokulacağını mı umuyor? *
Nâzi’ât 41
(Mekkî 81)
Şüphesiz cennet(onun) yegane barınağıdır.
İnfitâr 13
(Mekkî 82)
İyiler muhakkak cennettedirler,
Rûm 15
(Mekkî 84)
İman edip iyi işler yapanlara gelince, onlar, cennette nimetlere ve sevince mazhar olacaklardır.
Rûm 44
(Mekkî 84)
Kim inkar ederse, inkarı kendi aleyhine olur. İyi işler yapanlara gelince, onlar da kendileri için (cennetteki yerlerini) hazırlamış olurlar.
Ankebût 58
(Mekkî 85)
İman edip güzel işler yapanları, (evet) muhakkak ki onları, içinde ebedi kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennet köşklerine yerleştireceğiz. (Böyle iyi) işler yapanların mükafatı ne güzeldir!
Mutaffifîn 22
(Mekkî 86)
İyiler kesinkes cennettedir.
Bakara 25
(Medenî 87)
İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedi kalıcılardır. *
Bakara 35
(Medenî 87)
Biz: Ey Âdem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik.
Bakara 36
(Medenî 87)
Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları (cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik.
Bakara 38
(Medenî 87)
Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tabi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.
Bakara 82
(Medenî 87)
İman edip yararlı iş yapanlara gelince onlar da cennetliktirler. Onlar orada devamlı kalırlar.
Bakara 111
(Medenî 87)
(Ehl-i kitap:) Yahudiler yahut hıristiyanlar hariç hiç kimse cennete giremeyecek, dediler. Bu onların kuruntusudur. Sen de onlara: Eğer sahiden doğru söylüyorsanız delilinizi getirin, de.
Bakara 214
(Medenî 87)
(Ey müminler! ) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır. *
Bakara 221
(Medenî 87)
İman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kadından, imanlı bir cariye kesinlikle daha iyidir. İman etmedikçe putperest erkekleri de (kızlarınızla) evlendirmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kişiden inanmış bir köle kesinlikle daha iyidir. Onlar (müşrikler) cehenneme çağırır. Allah ise, izni (ve yardımı) ile cennete ve mağfirete çağırır. Allah, düşünüp anlasınlar diye ayetlerini insanlara açıklar. *
Âl-i İmrân 15
(Medenî 89)
(Resulüm!) De ki: Size bunlardan daha iyisini bildireyim mi? Takva sahipleri için Rableri yanında, içinden ırmaklar akan, ebediyyen kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve (hepsinin üstünde) Allah'ın hoşnutluğu vardır. Allah kullarını çok iyi görür. *
Âl-i İmrân 133
(Medenî 89)
Rabbinizin bağışına ve takva sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun!
Âl-i İmrân 136
(Medenî 89)
İşte onların mükafatı, Rableri tarafından bağışlanma ve altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlerdir. Böyle amel edenlerin mükafatı ne güzeldir!
Âl-i İmrân 142
(Medenî 89)
Yoksa Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi sandınız?
Âl-i İmrân 185
(Medenî 89)
Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günnü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı ise aldatma metaından başka bir şey değildir.
Âl-i İmrân 195
(Medenî 89)
Bunun üzerine Rableri, onların dualarını kabul etti. (Dedi ki:) Ben, erkek olsun kadın olsun -ki hep birbirinizdensiniz- içinizden, çalışan hiçbir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım. Onlar ki, hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar ve öldürüldüler; andolsun, ben de onların kötülüklerini örteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bu mükafat, Allah tarafındandır. Allah; karşılığın güzeli O'nun katındadır.
Âl-i İmrân 198
(Medenî 89)
Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah tarafından bir ikram olarak, altlarından ırmaklar akan, ebedi olarak kalacakları cennetler vardır. İyi kişiler için Allah katındaki (nimetler) daha hayırlıdır.
Ahzâb 31
(Medenî 90)
Sizden kim, Allah'a ve Resulüne itaat eder ve yararlı iş yaparsa ona mükafatını iki kat veririz. Ve ona (cennette) bol rızık hazırlamışızdır.
Nisâ 13
(Medenî 92)
Bunlar, Allah'ın (koyduğu) sınırlardır. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse Allah onu, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır; orada devamlı kalıcıdırlar; işte büyük kurtuluş budur.
Nisâ 57
(Medenî 92)
İnanıp; iyi işler yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere girecekleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onları koyu (tatlı) bir gölgeye koyarız. *
Nisâ 95
(Medenî 92)
Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturanlarla malları ve canlarıyle Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vadetmiştir; ama mücahidleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kılmıştır.
Nisâ 122
(Medenî 92)
İman eden ve iyi işler yapanları, içinde ebedi kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah, (bu söylenenleri) hak bir söz olarak vadetti. Söz verme ve onu tutma bakımından kim Allah'tan daha doğru olabilir?
Nisâ 124
(Medenî 92)
Erkek olsun, kadın olsun, her kim de mümin olarak iyi işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar. *
Hadîd 12
(Medenî 94)
Mümin erkeklerle mümin kadınları, önlerinden ve sağlarından, (amellerinin) nurları aydınlatıp giderken gördüğün günde, (onlara): Bugün müjdeniz, zemininden ırmaklar akan ve içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir, denilir. İşte büyük kurtuluş budur.
Hadîd 21
(Medenî 94)
Rabbinizden bir mağfirete; Allah'a ve peygamberlerine inananlar için hazırlanmış olup genişliği gökle yerin genişliği kadar olan cennete koşuşun. İşte bu, Allah'ın lütfudur ki onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir. *
Muhammed 6
(Medenî 95)
Onları, kendilerine tanıttığı cennete sokacaktır.
Muhammed 12
(Medenî 95)
Muhakkak ki Allah, inanıp iyi işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar; inkar edenler ise (dünyadan) faydalanırlar, hayvanların yediği gibi yerler. Onların yeri ateştir. *
Muhammed 15
(Medenî 95)
Müttakilere vadolunan cennetin durumu şöyledir: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Rablerinden de bağışlama vardır. Hiç bu, ateşte ebedi kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu?
Ra’d 23
(Mekkî 96)
(O yurt) Adn cennetleridir; oraya babalarından, eşlerinden ve çocuklarından salih olanlarla beraber girecekler, melekler de her kapıdan onların yanına varacaklardır.
Ra’d 24
(Mekkî 96)
(Melekler:) Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir! (derler).
Ra’d 35
(Mekkî 96)
Takva sahiplerine vadolunan cennetin özelliği (şudur): Onun zemininden ırmaklar akar. Yemişleri ve gölgesi süreklidir. İşte bu, (kötülüklerden) sakınanların (mutlu) sonudur. Kafirlerin sonu ise ateştir.
Rahmân 46
(Mekkî 97)
Rabbinin huzurunda durmaktan korkan kimselere iki cennet vardır.
Rahmân 48
(Mekkî 97)
İki cennet de çeşit çeşit ağaçlarla doludur.
Rahmân 54
(Mekkî 97)
Hepsi de örtüleri atlastan minderlere yaslanırlar. İki cennetin de meyvesinin devşirilmesi yakındır.
Rahmân 62
(Mekkî 97)
Bu ikisinden başka iki cennet daha vardır.
Rahmân 64
(Mekkî 97)
Bu cennetler koyu yeşildirler.
İnsan 5
(Medenî 98)
İyiler ise, kafur katılmış bir kadehten (cennet şarabı) içerler.
İnsan 12
(Medenî 98)
Sabretmelerine karşılık onlara cenneti ve (cennetteki) ipekleri lütfeder.
İnsan 14
(Medenî 98)
(Cennet ağaçlarının) gölgeleri, üzerlerine sarkar; kolayca koparılabilen meyveleri istifadelerine sunulur.
Talâk 11
(Medenî 99)
İman edip salih amel işleyenleri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size Allah'ın apaçık ayetlerini okuyan bir Peygamber göndermiştir. Kim Allah'a inanır ve faydalı iş yaparsa Allah onu, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. Allah o kimse için gerçekten güzel bir rızık vermiştir
Beyyine 8
(Medenî 100)
Onların Rableri katındaki mükafatları, zemininden ırmaklar akan, içinde devamlı olarak kalacakları Adn cennetleridir. Allah kendilerinden hoşnut olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Bu söylenenler hep Rabbinden korkan (O'na saygı gösterenler) içindir.
Haşr 20
(Medenî 101)
Cehennem ehliyle cennet ehli bir olmaz. Cennet ehli, isteklerine erişenlerdir..
Hac 14
(Medenî 103)
Muhakkak ki Allah, iman edip iyi davranışlarda bulunan kimseleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere kabul eder. Şüphesiz Allah dilediği şeyi yapar.
Hac 23
(Medenî 103)
Muhakkak ki Allah, iman edip iyi davranışlarda bulunanları, zemininden ırmaklar akan cennetlere kabul eder. Bunlar orada altın bileziklerle ve incilerle bezenirler. Orada giyecekleri ise ipektir.
Hac 56
(Medenî 103)
O gün, mülk Allah'ındır. İnsanlar arasında hüküm verir. (Bu hüküm gereği) iman edip iyi davranışlarda bulunanlar Naim cennetlerinin içindedirler.
Mücâdele 22
(Medenî 105)
Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah'ın tarafında olanlardır.
Tahrîm 8
(Medenî 107)
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nurları aydınlatıp gider de, "Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin" derler. *
Tahrîm 11
(Medenî 107)
Allah, inananlara da Firavun'un karısını misal gösterdi. O: Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun (kötü) işinden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar! demişti.
Teğâbun 9
(Medenî 108)
Mahşer vaktinde sizi toplayacağı gün, işte o zarar günüdür. (Ancak) kim Allah'a inanır ve yararlı iş yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter, onu (ve benzerlerini), içinde ebedi kalacakları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur. *
Saff 12
(Medenî 109)
İşte bu takdirde O, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. İşte en büyük kurtuluş budur.
Fetih 5
(Medenî 111)
(Bütün bu lütuflar) mümin erkeklerle mümin kadınları, içinde ebedi kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyması, onların günahlarını örtmesi içindir. İşte bu, Allah katında büyük bir kurtuluştur.
Fetih 17
(Medenî 111)
Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur. (Bunlar savaşa katılmak zorunda değildirler.) Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır.
Mâide 12
(Medenî 112)
Andolsun ki Allah, İsrailoğullarından söz almıştı. (Kefil olarak) içlerinden on iki de başkan göndermiştik. Allah onlara şöyle demişti: Ben sizinle beraberim. Eğer namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, peygamberlerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel borç verirseniz (ihtiyacı olanlara Allah rızası için faizsiz borç verirseniz) andolsun ki sizin günahlarınızı örterim ve sizi, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar yolunu tutarsa doğru yoldan sapmışolur. *
Mâide 65
(Medenî 112)
Eğer ehl-i kitap iman edip (kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter ve onları nimeti bol cennetlere sokardık.
Mâide 72
(Medenî 112)
Andolsun ki "Allah, kesinlikle Meryem oğlu Mesih'tir" diyenler kafir olmuşlardır. Halbuki Mesih "Ey İsrailoğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk ediniz. Biliniz ki kim Allah'a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar; artık onun yeri ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur" demişti.
Mâide 85
(Medenî 112)
Söyledikleri (bu) sözden dolayı Allah onlara, içinde devamlı kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetleri mükafat olarak verdi. İyi hareket edenlerin mükafatı işte budur.
Mâide 119
(Medenî 112)
(Bu konuşmadan sonra) Allah şöyle buyuracaktır: Bu, doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara, içinde ebedi kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur.
Tevbe 21
(Medenî 113)
Rableri onlara, tarafından bir rahmet ve hoşnutluk ile, kendileri için, içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdeler.
Tevbe 72
(Medenî 113)
Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, içinde ebedi kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vadetti. Allah'ın rızası ise hepsinden büyüktür. İşte büyük kurtuluş da budur. *
Tevbe 89
(Medenî 113)
Allah, onlara içinde ebedi kalacakları ve zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte büyük kazanç budur.
Tevbe 99
(Medenî 113)
Bedevilerden öylesi de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe inanır, (hayır için) harcayacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamber'in dualarını almaya vesile edinir. Bilesiniz ki o (harcadıkları mal, Allah katında) onlar için bir yakınlıktır. Allah onları rahmetine (cennetine) koyacaktır. Şüphesiz Allah bağışlayan, esirgeyendir.
Tevbe 100
(Medenî 113)
(İslam dinine girme hususunda) öne geçen ilk muhacirler ve ensar ile onlara güzellikle tabi olanlar var ya, işte Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. Allah onlara, içinde ebedi kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte bu büyük kurtuluştur.
Tevbe 111
(Medenî 113)
Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. (Bu), Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır. *

7 Mayıs 2008 Çarşamba

HALİL CİBRAN- ERMİŞ

Hayatım boyunca beni gerçekten etkilemiş kitaplardan birisi de Halil Cibran'ın Ermiş isimli kitabı olmuştur.
Kendi gününün şafağında, seçilmiş ve sevilen insan Al Mustafa,
tam oniki yıl boyunca Orphales şehrinde, gemisinin geri dönüp
kendisini doğduğu adaya götürmesini bekledi.

Ve onikinci yılda, hasat ayı olan Ielool'un yedinci gününde,
şehir duvarlarından uzak bir tepeye tırmandı, denize doğru baktı
ve gemisinin sisle beraber gelişini seyretti.

12 yıl boyunca yaşadığı Orphales şehrinden ayrılmak üzereyken onu uğurlamaya gelen şehir halkının farklı kesimlerinden insanlarının farklı konulardaki soruları ve Al Mustafa'nın bu sorulara verdiği bilgece cevaplardan oluşan bir kitap herkesin mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum

Kitap içindeki en sevdiğim bölüm çocuklarla ilgili olan bölüm

ÇOCUKLAR

Ve kucağında bebeğini taşıyan bir kadın konuştu:
"Bize çocuklardan bahset."

Ve o şöyle dedi:

"Çocuklarınız, sizin çocuklarınız değildir.
Onlar, Hayat'ın kendine olan özleminin oğulları ve kızlarıdır.

Onlar sizin aracılığınızla oldular, ama sizden değil;
Ve sizle olsalar da, size ait değiller...

Onlara sevginizi verebilirsiniz ancak, düşüncelerinizi değil;
Çünkü onların kendi düşünceleri olacaktır...

Onların bedenleri için bir yuva sunabilirsiniz; ama ruhları için değil;
Çünkü onların ruhları, yarın'ın evini mesken tutmuştur,
sizin rüyalarınızda bile ziyaret edemiyeceğiniz...

Onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz; ama onların sizin gibi olmaları için değil...
Çünkü hayat ne geri sarar, ne de dünde oyalanır...

Sizler, yaşayan oklar olarak çocuklarınızı ileriye fırlatan yaylarsınız...
Yayı kullanan, sonsuzluğun içindeki hedef noktasını görür ve
bütün gücüyle sizi gerer ki, okları hızla uzaklara erişebilsin...

Okçunun elleri altında sevinçle eğilin,
Çünkü o, uçan okları olduğu kadar,
sarsılmaz yayları da çok sever..."

diğer bölümleri

Halil Cibran
buradan okuyabilirsiniz



2 Mayıs 2008 Cuma

Thomas'ın İNCİL i


Bunlar diri İsa’nın söylediği ve Didymus Judas Thomas’ın yazdığı gizli sözler.!

*

1.Ve o dedi : Bu sözlerin yorumunu bulan, ölümü tatmayacak.!

*

2. İsa dedi : Her kim ararsa, bulana kadar aramayı bırakmasın; ve eğer bulursa, hayretler

içinde kalacaktır ; ve eğer hayretler içinde kaldıysa, hayran olacaktır, ve o kainata hükmedecektir.!

*

3. İsa dedi : Eğer size rehberlik edenler, size derse: Bakın cennet göklerdedir, o zaman göğün kuşları sizlerin önünde giderler; eğer size derlerse: denizlerdedir, o zaman balıklar sizlerin önünde giderler. Ama cennet sizin içinizdedir, ve sizlerin dışınızdadır. Eğer sizler kendinizi bilirseniz o zaman bilinirsiniz, ve diri babanın evlatları olduğunuzu bileceksiniz. Fakat sizler kendinizi bilemediyseniz, o zaman fakir olursunuz, ve sizler fakirsiniz.!

*

4. İsa dedi : Yaşlı adam, içinde bulunduğu yaş itibari ile, yedi günlük küçük bir çocuğu hayatın yeri üzerine sorgulamakta tereddüt etmez, ve o yaşayacak; çünkü birçok birince, sonuncular olacaktır, ve onlar bir olacak.!

*

5. İsa dedi : Tanı, önünde olanı, ve önünde sana gizlenen, açılacaktır. Çünkü açıklanmayacak olan,

gizli hiçbir şey yoktur.!

*

6. Havarileri ona sordular : Oruç tutmamızı mı istiyorsun ? Ve nasıl dua edip sadaka vermeliyiz ? Yemekte neye dikkat etmeliyiz ? İsa dedi : yalan söylemeyin ve tiksindiğinizi yapmayın, çünkü Tanrı karşısında herşey açıktır ; zîrâ açıklanmayacak gizli hiçbir şey yoktur, ve perdelenmiş olan ile perdesi kaldırılmayan hiçbir şey kalmayacak.!

*

7. İsa dedi : Ne mutlu, insanın yediği Aslana, ve Aslan insan olacak; ve lânet olsun ki

Aslanın yediği insana, ve Aslan insan olacak.!

*

8. Ve o dedi : İnsan denize ağ atan bilge bir balıkçıya benzer; denizden benim balıklarımla dolu olarak ağı çekerken; onların altından büyük güzel bir balık bulur bilge balıkçı; zahmetsizce büyük olan balığı seçer ve diğer tüm küçük balıkları denize atar, işitmek için kulakları olan işitsin.!

*

9. İsa dedi ki : Bak, orada bir Ekinci gidiyor, elini doldurup serpiyor. Bir kısmı yola düştü; onları toplamak için kuslar geldi. Başkaları kayalık yere düştüler, ve ne kök saldılar toprağa, ne de göğe doğru başak sürdüler. Ve başkaları dikenlere düştüler; onlarda tohumu boğdular ve kurt gelip yedi. Ve başkaları iyi toprağa düştüler, ve göğe doğru iyi bir ürün verdiler; altmış nispetinde ve yüzyirmi nispetinde.!

*

10. İsa dedi : Ben dünya’ya bir ateş attım, ve bakın, üzerinde nöbetteyim, ta ki o yanıncaya kadar.!

*

11. İsa dedi : Bu gök geçecek. Ve onun üzerinde olanda geçecek; ve onlar, ölü olanlar, onlar yaşamıyor, ve onlar, canlı olanlar, ölmeyecekler. Ölü olanı yediğiniz günler, ondan canlı olanı yapıyordunuz. Işık olduğunuzda ne yapacaksınız ? O gün, bir idiniz, iki oldunuz. Ama eğer iki olduysanız, ne yapacaksınız ?

*

12. Havariler İsa’ya dediler : Biliyoruz ki bizleri terk edeceksin. Üzerimizde büyük olacak olan kim ?

İsa dedi onlara: Orada, gitmiş olacağınız yerde, uğruna göklerin ve yerin yaratıldığı Yakub’a , adil olana gideceksiniz.!

*

13. İsa havarilere dedi : Karşılaştırın beni, söyleyin kime benziyorum ? Simon Petrus ona dedi :

Sen adil bir meleğe benziyorsun. Matta ona dedi: Bilge bir filozofa benziyorsun. Thomas ona dedi : Üstad, ağızım asla senin kime benzediğini söylememe izin vermez. İsa dedi: Ben senin üstadın değilim, çünkü sen kendini, benim akıttığım fışkıran kaynaktan sarhoş ettin. Ve onu alır geriye çekilir, ona üç kelime söyler. Thomas arkadaşlarına geri döndüğünde, ona sordular: İsa sana ne dedi ? Thomas onlara dedi: Bana söylediği kelimelerden birini bile size söylesem, taşları alıp bana atardınız ve taşlardan bir ateş çıkıp sizi yakardı.!

*

14. İsa dedi : Eğer oruç tutarsanız, günah işlersiniz; ve eğer dua ederseniz haps olursunuz; ve eğer sadaka verirseniz ruhunuza kötülük edersiniz; ve eğer herhangi bir memlekete giderseniz, bölgeleri gezerken, sizleri misafir ederlerse, önünüze konanları yiyin; aralarında hasta olanları iyileştirin. Çünkü ağzınızdan girenler sizleri kirletmez; ama ağzınızdan çıkacak olan, işte sizi kirletecek olandır.!

*

15. İsa dedi : Eğer onu, kadından doğmamış olanı görürseniz, yüz üstü yere kapanın ve dua edin; Babanız odur.!

*

16. İsa dedi : Belki insanlar dünyaya barışı getirmek için geldiğimi düşünüyorlar; ve onlar bilmiyorlar ki dünyaya ayrılık getirmeye geldim, ateş, kılıç, savaş. Çünkü bir evdeki beş olacaklar: Üç ikiye karşı ve iki üçe karşı, Baba oğul’a karşı ve oğul Baba’ya karşı, ve tek başlarına duracaklar.!

*

17. İsa dedi : Size hiç bir gözün görmediği, hiç bir kulağın duymadığı, hiç bir elin değmediği, hiç bir insanın kâlbine yükselemeyeceğini vereceğim.!

*

18. Havariler İsa’ya dedi : Söyle bize, sonumuz nasıl olacak ? İsa dedi : Başlangıcı bulduğunuza göre, sonu niye arıyorsunuz ? Çünkü orada, başlangıcın olduğu yerde, son da olacaktır. Ne mutlu, başlangıçta durana, ve o sonuda bilecek, ve o ölümü tatmayacak.!

*

19. İsa dedi : Ne mutlu, mevcud olmadan önce var olana. Eğer benim havarilerim olursanız, eğer benim sözlerimi dinlerseniz, bu taşlar size hizmet edecektir. Çünkü sizlerin cennette beş ağacı var, hiç değişmezler, ne yazda ne kışta, ve onların yaprakları dökülmez. Onları tanıyan kimse ölümü tatmayacaktır.!

*

20. Havariler İsa’ya dediler: Söyle bize, cennetle ne kıyaslanabilir. Onlara dedi : O bir hardal tanesine benzer. Bütün tohumların en küçüğü. Ama eğer işlenmiş toprağa düşerse, büyük bir dal çıkar ve göğün kuşları için bir sığınak olur.!

*

21. Meryem İsa’ya dedi : Havarilerin kime benziyor ? O dedi : Onlar kendilerini, onlara ait olmayan bir arazide, kendini salmış çocuklara benziyorlar. Arazinin sahipleri geldiğinde, onlar derler: Arazimizi bize bırakın. Onlara bırakması ve arazinin onlara verilmesi için o an tamamıyla çıplaktırlar. Bu yüzden derim ki: Evin sahibi hırsızın geleceğini biliyorsa, hırsız gelmeden nöbet tutacaktır; ve onun, krallığındaki evine girip birşeyler almasına izin vermeyecektir. Ama siz, dünya’ya karşı uyanık olun; belinizi, hırsızlar size gelmek için bir yol bulamasınlar diye sıkıca bağlayın. Zira gözettiğiniz kazancı, onlar bulacaklar. İçinizde bilge birisi olsa ! Meyveler olgunlaştığında elinde orağıyla hemen gelir ve hasadı toplardı. İşitmek için kulağı olan, işitsin.!

*

22. İsa emzirilen çocukları görür. Havarilerine şöyle der : Bu emzirilen küçükler, cennete girenlere benzer. Onlar dediler: Öyleyse çocuk olursak mı cennete gireceğiz ? İsa dedi onlara: İki den bir yaptığınızda, içtekini dıştaki gibi, dıştakini içteki gibi, üsttekini alttaki gibi yaptığınızda ve erkek ile dişi olandan öyle birşey yapacaksınız ki, erkek erkek olmayacak, dişide dişi olmayacak ve bir gözün yerine gözler, bir elin yerine bir tek el, bir ayağın yerine bir tek ayak ve bir suretin yerine bir tek suret yaptığınızda, işte o zaman gireceksiniz.!

*

23. İsa dedi: Sizlerin arasından ben seçeceğim, binin içinden birini, onbinden ikisini ve onlar orada duracaklar, sanki iki birmiş gibi.!

*

24. Havarileri dediler : Öğret bize bulunduğun yeri, çünkü bizim için onu aramak bir gerekliliktir. Onlara dedi: Kulakları olan işitsin ! Işığın insanlarının içinde ışık vardır, ve bütün dünyayı aydınlatır. Eğer ışık vermez ise, işte budur karanlık.!

*

25. İsa dedi : Ruhunu sevdiğin gibi kardeşini sev; gözünün bebeği gibi dikkat et ona.!

*

26. İsa dedi : Kardeşinin gözündeki kıymığı görüyorsun; ama kendi gözündeki kalası görmüyorsun. Kendi gözündeki kalası çıkardığın zaman, kardeşinin gözündeki kıymığı çıkartabilmek için göreceksin.!

*

27. İsa dedi: Öbür dünya için oruç tutmazsanız, cenneti bulamazsınız; eğer Sebt gününü bir Sebt gibi kutlamazsanız babanızı göremezsiniz.!

*

28. İsa dedi: Dünyanın merkezinde duruyordum, ve onlara kendimi bedende tanıttım. Hepsini sarhoş buldum; aralarında hiç susamış olanını bulamadım, ve Ruhum insanoğlu için üzüntü duydu; çünkü onlar kalplerinde kör, ve onlar dünyaya boş geldiklerini, ve boş gitmeye çalıştıklarını görmüyorlar. Ama şimdi sarhoşlar. Eğer şaraplarını red ederlerse bunu çok ağır ödeyecekler.!

*

29. İsa dedi: Eğer beden ruhtan dolayı olmuşsa bu bir mucizedir. Ama eğer ruh bedenden dolayı olmuşsa, bu mucizenin mucizesidir. Ama ben ise bu büyük zenginliğin bu fakirlikte nasıl yaşadığına hayret ediyorum.!

*

30. İsa dedi : Nerede üç Tanrı var, onlar Tanrılardır; nerede iki veya bir varsa, orada ben onunla olacağım.!

*

31. İsa dedi: Hiç bir peygamber kendi köyünde kabul edilmez, hiç bir doktor kendisini tanıyanları iyileştirmez.!

*

32. İsa dedi : Bir dağda yükseltilen ve kuvvetli yapılan şehir, ne düşürülebilir ne de gizlenebilir.!

*

33. İsa dedi : Kendi kulağınla ve öteki kulağınla duyduğunu damlarınızdan ilan et. Çünkü kimse fıçı altına

veya gizli bir yere koymak için lamba yakmaz; onu, girip çıkanların ışığı görmesi için şamdana koyar.!

*

34. İsa dedi : Bir kör, bir köre rehberlik ederse ikiside çukura düşerler.!

*

35. İsa dedi : En kudretlinin evine, birisinin zorla girip alması, mümkün değildir, onun ellerini bağlamazsa tabi, o zaman evini alt üst edebilir.!

*

36. İsa dedi : Sabahtan akşama, akşamdan sabaha ne giyeceğiniz için tasalanmayın.!

*

37. Havarileri dediler : Hangi gün bizlere kendini tanıtacaksın ve hangi gün seni göreceğiz. İsa dedi: Edep yerlerinizden soyunduğunuzda ve küçük çocuklar gibi elbisenizi ayaklar altına alıp üzerine bastığınızda, o zaman diri olanın oğlunu göreceksiniz ve korkmayacaksınız.!

*

38. İsa dedi : Bir çok defa sizlere söylediğim bu sözleri duymak istediniz, ve bu sözleri duyabileceğiniz başka birine sahip değilsiniz. Günler gelecek ki, beni arayacaksınız ama bulamayacaksınız.!

*

39. İsa dedi : Ferisiler ve ilahiyatçılar bilginin anahtarlarını aldılar ve sakladılar. Onlarda girmediler ve girmek isteyenleride bırakmadılar. Ama sizler, yılanlar gibi akıllı ve güvercinler gibi saf olun.!

*

40. İsa dedi : Bir asma çubuğu Baba’nın dışına dikildi, güçlü olmadığı için, köklenecek ve telef olacak.!

*

41. İsa dedi : Elinde olana verilecek; ve olmayana , azı da olsa alınacaktır.!

*

42. İsa dedi : Gelip gidici olun.!

*

43. Havarileri ona dediler : Sen kimsin, bize bunları söyleyen ?

İsa dedi onlara :Size dediklerimden kim olduğumu bilemediniz mi ? Ama siz Yahudiler gibi oldunuz.

Onlar ağacı sevip meyvesinden nefret ederler, meyvesini sevip ağaçtan nefret ederler.!

*

44. İsa dedi : Babasına küfreden affedilecek, oğluna küfreden affedilecek; ama kutsal Ruha küfreden affedilmeyecek, ne dünyada ne de ahirette.!

*

45. İsa dedi : Dikenli çalılardan üzüm alınmaz, deve dikenlerinde de incir toplanmaz. Ürün vermezler. İyi insanda sahip olduğu hazineden iyi şeyler çıkarır; kötü insansa, kâlbindeki kötü hazineden kötü şeyler çıkarır, ve kötü söyler, çünkü yüreğinin taşmasından kötülük hasıl olur.!

*

46. İsa dedi : Adem’den Vaftizci Yahya’ya kadar kadınlardan doğanlar arasında kimse Vaftizci Yahya’yı aşamadı. Çünkü, onun gözleri kör olmamıştı. Ama dedim : Aranızda küçük olacak olan cenneti tanıyacaktır ve Yahya’yı aşacaktır.!

*

47. İsa dedi : Mümkün değildir ki bir insan iki ata binsin, iki yay gersin; ve mümkün değildir ki bir hizmetkâr iki efendiye hizmet etsin, tabi birini ihmal ederek diğerini yüceltmek dışında. Kimse eski şarap içmek istemez, ve hemen yeni şaraptan içmez. Ve eski tuluma yeni şarap boşaltılmaz, bozulmasın diye. Yeni bir elbiseye eski yama dikilmez, zira yırtılacaktır.!

*

48. İsa dedi : Bir evdeki iki kişi barışık olurlarsa, dağa: Uzaklaş derler ve dağ uzaklaşır.!

*

49. İsa dedi : Ne mutlu yalnız ve seçilmiş olanlar, sizler cenneti bulacaksınız, ondan geldiniz ve ona döneceksiniz.!

*

50. İsa dedi : Eğer size derlerse: Nereden geliyorsunuz ? deyin ki onlara: Bizler ışıktan geliyoruz, ışığın kendinden doğduğu yerden. Ayağa kalktı ve kendini kendi suretinde gösterdi. Size derlerse: Siz kimsiniz ? deyin ki : Bizler onun çocuklarıyız, ve diri babanın seçilmişleriyiz. Size sorarlarsa: Babanıza ait içinizde olan işaret hangisi ? deyin ki : Bu hareket ve sükunettir.!

*

51. Havariler ona dediler : Hangi gün ölülerin huzuru gelecek, ve hangi gün yeni dünya gelecek ?

Onlara dedi : Beklediğiniz geldi, ama anlamıyorsunuz.!

*

52. Havarileri ona dediler : Yirmidört Peygamber konuştu İsrail’de ve hepside senden konuştu. Onlara dedi: Gözlerinizin önündeki diri olanı bıraktınız ve ölülerden söz ettiniz.!

*

53. Havarileri ona dediler : Sünnet faydalımı değil mi ? Onlara dedi: Eğer faydalı olsaydı, babaları onları daha annelerindeyken sünnet ederdi. Ama Ruh’taki gerçek sünnet çok faydalı.!

*

54. İsa dedi : Ne mutlu fakirlere, cennet sizindir.!

*

55. İsa dedi : Babasıyla, annesinden nefret etmeyen benim Havarim olamaz. Ve kardeşiyle kız kardeşinden nefret etmeyen, haçını benim taşıdığım gibi taşımayan bana layık olamaz.!

*

56. İsa dedi : Dünya’yı tanıyan bir ceset bulmuştur, ceset bulmuş olana ise, dünya layık değildir.!

*

57. İsa dedi : Baba’nın cenneti iyi bir tohumu olan insana benzer. Düşmanı gece geldi ve iyi tohumun altına yaban otu ekti. İnsan yaban otunun sökülmesine izin vermedi. Onlara dedi : yaban otunu sökerken iyi tohumuda sökmeyesiniz. Hasat gününde yaban otu görünür olur; çıkartılır ve yakılır.!

*

58. İsa dedi : Ne mutlu tahammül edebilene ! O hayâtı buldu.

*

59. İsa dedi: Yaşadığınız sürece diri olana bakınız, onu görmek için, ölmeyin ve aramayın diye, göremeyeceksiniz.!

*

60. Bir koyun taşıyarak Yahuda’ya giden bir Samarial gördüler. Havarilerine dedi :

Bu koyunla ne yapmak istiyor ? Ona dediler : Öldürüp yemek için. Onlara dedi : Yaşadığınız sürece onu yemeyecek ; onu öldürüp, o ceset olmadığı sürece. Onlar dediler : Başka türlü yapamaz.

Onlara dedi : Sizde ceset olup yenmeden önce huzur bulacağınız bir yer arayın.!

*

61. İsa dedi : İki kişi bir yatakta dinlenecek, birisi ölecek, diğeri yaşayacak.

Salome dedi : Sen kimsin be adam, kimin oğlusun ? Benim yatağıma çıktın, benim masamdan yemek yedin.

İsa ona dedi : Ben benzer olandan gelenim; Bana Babam olan şeyler verildi.

Salome dedi : Ben senin havarinim.

İsa dedi ona : Bu yüzden derim ki, benzer olduğunda, ışıkla dolu olur; ama bölünmüşse karanlıkla dolu olacaktır.!

*

62. İsa dedi: Sırlarıma layık olanlara sırlarımı söylüyorum. Sağının ne yaptığını solun bilmesin.!

*

63. İsa dedi : Bir zaman malı çok olan zengin bir adam vardı. O dedi : Ben servetimi ekmek, biçmek, dikmek, ambarımı hiç bir eksiğim kalmayacak şekilde ürünle doldurmak için kullanacağım.

Öyleydi kalbindeki düşünce; ve o gece öldü. İşitmek için kulağı olan işitsin.!

*

64. İsa dedi : Bir adamın misafirleri vardı; ve yemeği hazırladıktan sonra misafirleri davet etmeleri için hizmetçisine gönderdi. O da ilkine gitti : Efendim sizi davet ediyor. O dedi : Tüccarlara verilecek param var; bu akşam bana gelecekler, onlara görev vermek için gideceğim. Beni bu defalık mazur görün. Bir başkasına gitti ve dedi: Efendim sizi davet ediyor. O kişi dedi ona: Bir ev satın aldım ve bir günlüğüne bana ihtiyaç var. Zamanım olmayacak. Bir başkasına gider ve ona der: Efendim sizi davet ediyor. O da der ki: Bir arkadaşım evlenecek ve yemeğinide veren benim, gelemeyeceğim. Yemek için özür dilerim. Bir başkasına gider ve der : Efendim sizi davet ediyor: O da der ki: Bir çiftlik satın aldım. Getirimi almaya gideceğim. Özür dilerim, gelemeyeceğim. Hizmetkâr geri döner ve efendisine der : Senin yemeğe davet ettiklerin özürlerini bildirdiler. Efendi hizmetkâra der : Dışarıya yola çık, bulabildiklerini yemek yemeleri için getir buraya. Satıcılarla tüccarlar Baba’mın yerine asla adım atamazlar.!

*

65. O dedi: Saygı değer bir insanın bağı vardı; ürününü almak için bağcılara verdi. Bağcıların ürünü vermesi için hizmetkârını gönderir. Onlar ise hizmetkârı öldüresiye döverler. Hizmetkâr gider ve efendisine durumu anlatır. Efendisi der ki : Belkide seni tanımadılar. Başka bir hizmetkârını gönderir ve bağcılar onu da döverler. Bu defa efendi kendi oğlunu gönderir. O der : Belki oğluma saygıları olur. Bağcılar onun bu bağların mirasçısı olduğunu duyduklarında, onu hemen öldürürler. İşitmek için kulakları olan işitsin.!

*

66. İsa dedi : İnşaatçıların kaldırıp attığı taşı gösterin bana: O köşe taşıdır.!

*

67. İsa dedi : Kainatı tanıyan kişi kendini tanımamışsa kainatıda tanıyamaz.!

*

68. İsa dedi : Ne mutlu sizlere ki nefret edileceksiniz ve takip edileceksiniz, ve onlar, takip edildiğiniz hiç bir yer bulamayacaklar.!

*

69. İsa dedi : Ne mutlu kalplerinde takip edilenlere; onlar Baba’yı hakikaten tanımış olanlardır.

Ne mutlu aç olanlara, çünkü isteyenin karnı doyurulacaktır.!

*

70. İsa dedi : İçinizdekini kazandığınızda, sahip olduğunuz sizi kurtaracaktır.

Eğer ona sahip değilseniz, içinizde sahip olmadığınız şey, sizi öldürecektir.!

*

71. İsa dedi : O evi yıkacağım ve bir daha hiç kimse onu yeniden yapma durumunda olmayacaktır.!

*

72. Bir adam ona dedi : Kardeşlerime Babamın mallarını benimle paylaşmalarını söyle. Ona dedi: Ey insan, beni kim bölüştüren yaptı ? Havarilerine doğru döndü. Dedi ki: Ben bölüştüren miyim ?

*

73. İsa dedi : Mahsul çok olabilir, ama işçiler az. Tanrıya yakarın ki, mahsul için işçi göndersin.!

*

74. O dedi : Tanrım, kaynağın etrafında pek çok kişi var ama içinde olan yok.!!

*

75. İsa dedi : Kapıda duran çok kişi var, ama yanlız olanlar düğün yerine girerler.!

*

76. İsa dedi : Baba’nın cenneti, malı olan ve inci bulan bir tüccara benzer. Bu tüccar bilgeydi. Malını sattı ve tek inciyi satın aldı. Sizlerde Güve’nin yemek için ulaşamadığı, kurdun bozamadığı, bitmeyen ve devam eden hazineyi arayınız.!

*

77. İsa dedi : Ben herkesin üzerindeki ışığım. Ben kainatım; kainat benden çıktı ve kainat bana ulaştı.

Ağacı yarın, ben oradayım. Bir taşı kaldırın, ve beni orada bulacaksınız.!

*

78. İsa dedi : Niçin kırlara çıktınız ? Rüzgarda sallanan bir kamışı görmek için mi ? Ve yumuşak elbiseleri olan

bir insan görmek için mi ? Kral’larınıza ve büyüklerinize bakın, onların yumuşak elbiseleri var, ama gerçeği tanımıyorlar.!

*

79. Topluluğun arasından bir kadın dedi ona: Ne mutlu seni taşıyan rahme ve seni besleyen memelere.

Ona dedi : Ne mutlu Baba’nın sözünü işitene ve hakikat içinde koruyana, çünkü öyle günler gelecek ki,

kendinize diyeceksiniz: Ne mutlu gebe kalmamış rahme, ve süt vermemiş memelere.!

*

80. İsa dedi : Dünya’yı tanıyabilen bedeni bulur; ama bedeni bulana, dünya layık değildir.!

*

81. İsa dedi : Zengin olan hükmetsin ve gücü olan vazgeçsin.!

*

82. İsa dedi : Bana yakın olan, ateşe yakındır, ve benden uzak olan cennettende uzaktır.!

*

83. İsa dedi : Suretler insanlara açıldı, ve içlerinde ki ışık, Baba’nın ışığının suretinde gizlendi.

O kendini açılacak, ve sureti ışığında gizlendi.!

*

84. İsa dedi : Benzerlerinizi gördüğünüzde sevineceksiniz. Ama sizden önce var olan benzerlerinizi,

ne ölen ne de açıklananları gördüğünüzde ne kadarına dayana bileceksiniz ?

*

85. İsa dedi : Adem büyük bir güç ve zenginlikten var oldu, ve insan liyakatlı değildi. Eğer layık olsaydı,

ölümü tatmazdı.!

*

86. İsa dedi : Tilkilerin inleri ve kuşların yuvaları vardır. Ama insanoğlunun başını yaslayıp dinlenecek yeri yok.!

*

87. İsa dedi : Bir bedene bağlı olan beden sefildir, ve bu ikisine bağlı olan rûh’ta sefildir.!

*

88. İsa dedi : Melekler ve Peygamberler sizlere gelecek, sizlere sizin olanı verecekler.

Ve sizler elinizde olanı onlara verin ve kendinize deyin : Hangi gün gelecekler kendilerinin olanı almak için.!

*

89. İsa dedi : Neden çanağın dışına yıkıyorsunuz ? Anlamıyormusunuz ki, içi yaradan dışıda yaradandır.!

*

90. İsa dedi : Bana gelin, iki kirişimin arası rahattır, ve evsahipliğim yumuşaktır, huzuru bulacaksınız.!

*

91. Ona dediler : Sen kimsin söyle bize ki sana inanalım. Onlara dedi: Göklerin ve yerin yüzünü,

karşınızda duranı sorguluyorsunuz, tanımadınız mı, ve şimdi nasıl sorgulayacağınızı bilmiyorsunuz.!

*

92. İsa dedi : Arayın bulacaksınız ; ama sizlerin bana bugünlerde sorduklarınız ve benim sizlere

söylemediklerim, şimdi sizlere söylemek hoşuma gidiyor ve siz sormuyorsunuz.!

*

93. İsa dedi : Kutsal olanı köpeklere vermeyin, gübreliğe sürüklemesinler.

İncileri domuzlara atmayın, onları kirletmesinler.!

*

94. İsa dedi : Arayan bulacaktır, ve içerinin kapısını çaldığında açılacaktır.!

*

95. İsa dedi : Paranız olduğunda, tefeci gibi vermeyin, geriye alamayacağınız kişiye verin.!

*

96. İsa dedi : Baba’nın cenneti kadın gibidir. Biraz maya alır ve hamura karıştırıp büyük ekmekler yapar.

Kulağı olan işitsin.!

*

97. İsa dedi : Baba’nın cenneti un dolu testi taşıyan bir kadına benzer. Uzun bir yola giderler.

Testinin kulpu kopar ve un arkasından yola dökülür. O bunu bilmiyordu, kederlenmedi.

Evine gelip testiyi yere koyduğunda onu boş buldu.!

*

98. İsa dedi : Baba’nın cenneti bir asili öldürmek isteyen adama benzer.

Evinde kılıcını çekti ve eli yeterince güçlü mü diye duvarı deldi. Sonra da asili öldürdü.!

*

99. Havariler ona dedi : Kardeşin ve annen dışarıdalar. Onlara dedi : Bunlar, Baba’mın isteklerini

yerine getirenler benim kardeşlerim ve annem; işte onlar Baba’mın cennetine girecekler.!

*

100. İsa’ya bir altın parçası gösterip dediler: Kayser’in adamları bizden vergi istiyorlar.

Onlara dedi : Kayser’in olanı Kayser’e verin; Tanrıyada Tanrının olanı verin. Ve benim olanı bana verin.!

*

101. İsa dedi : Baba’sıyla annesinden nefret etmeyen benim havarim olamaz. Ve kim Baba’sıyla annesini

beni sevdiği gibi sevmezse benim havarim olamaz. Çünkü benim annem, ama gerçek annem bana hayât verdi.!

*

102. İsa dedi : Zavallı Ferisiler ! Çünkü sığırların yemliğinde uyuyan köpeğe benziyorlar,

ne kendileri yiyorlar ne de sığırların yemesine izin veriyorlar.!

*

103. İsa dedi : Ne mutlu o insana ki hırsızın gecenin hangi zamanında geleceğini bilir; onlar içeri

girmeden evvel doğrulur, gücünü toplar ve önce davranır.!

*

104. Ona dediler : Gel bugün dua edip, oruç tutalım.

İsa dedi : Hangi günahı işledim ben yada nerede yenildim ?

Ama damat düğün odasından çıkınca, bırakın oruç tutup dua etsinler.!

*

105. İsa dedi : Babayla anneyi tanıyan, orospunun oğlu olarak isimlendirilir.!

*

106. İsa dedi : İkiden bir yaptığınızda, insanların evlatları olacaksınız, ve dediğinizde : dağ git, dağ gidecektir.!

*

107. İsa dedi : Cennet yüz koyunu olan bir çobana benzer; bir tanesi, en büyük olan kaybolur, ve o diğer doksan dokuzu bırak onu aramaya giderler, ta ki onu bulana kadar. O kadar yorgunluğundan sonra, koyuna der ki :

Seni diğer doksan dokuzdan daha fazla seviyorum.!

*

108. İsa dedi : Benim ağızımdan içen benim gibi bende onun gibi olurum ve ondan gizlenen şeyler ona açılacaktır.!

*

109. İsa dedi : Cennet, tarlasında bilmediği, saklı bir hazinesi olan adama benzer.

Ve adam öldükten sonra hazineyi oğluna bıraktı. Oğlu bir şey bilmiyordu; tarlayı aldı ve sattı.

Ve o, satın alan geldi, tarlayı toplarken hazineyi buldu; istediklerine faiz karşılığı para vermeye başladı.!

*

110. İsa dedi : Dünya’yı bulan ve zenginleşen, dünya’dan vazgeçsin.!

*

111. İsa dedi : Gökler toplanacak, aynı şekilde sizin zamanınızın yeri de.

Ve diri olandan gelen diri, ne ölümü görücek ne de korkuyu, çünkü İsa diyor : Kendini bulana Dünya layık değildir.!

*

112. İsa dedi : cana bağlı olan vücut zavallıdır; vücuda bağlı olan can da zavallıdır.!

*

113. Havarileri ona dedi : Cennet hangi gün gelecek ?

İsa dedi : Beklendiği gibi gelmeyecek; bakın buradadır veya oradadır diye denmeyecek.

Baba’nın cenneti dünyanın üzerine yayılmıştır ve insanlar görmüyorlar.!

*

114. Simon Petrus dedi onlara : Meryem aramızdan gitsin, çünkü kadınlar hayâta layık değillerdir.!

İsa dedi : Bakın, onu erkek yapmak için çekeceğim, siz erkeklere benzer, yaşayan bir Rûh olması için.

Çünkü kendini erkek yapan her kadın cennete ulaşacaktır.!

*